İletişim Modeli ve Etki Düzeyi ile Şubadap Çocuk – Emre Aydın

Başlangıç

Yaklaşık 10 yıl önce, hem Praksis hem de Şubadap Çocuk görece yeni yapılanan ekiplerdi. Ben müzik dünyasını bir ucundan yakalamaya çalışan genç bir davulcuyken ekibe destek vermem ile yollarımız kesişti. Müzik eğitimi ve lisansüstü gibi süreçler peşinde İstanbul ve Bursa’ya taşınmalarım ile karşılıklı uzak takibe düştük ve zamanla derin bir mesafe oluştu.

Bu süreçte dâhil olduğum sayısız ekip kuruldu ve dağıldı. Kısa süren büyük başarıların ve büyük beklentileri asla karşılayamayan müzik girişimlerinin sayısı çok oldu. Diğer yandan hem küresel, hem ulusal ekonomi giderek daraldı. Müzik bir geçim kaynağı olmaktan uzaklaşırken müzik üretimini destekleyen gençlik kültürleri ve üniversitelerin kültürel zenginliği katledildi. Büyük bir salgın hastalık yaşandı.

Bütün bunlar gerçekleşirken müziğe tutunabilen kişi sayısı giderek azalıyordu. Müzik hayatımı içeren 15 yıllık zorlu sürece direnen tek ekip, bu koşullara karşı sürekli aksiyon alabilen ve dayanabilen, hem Praksis’i hem Şubadap Çocuk’u içinden çıkaran bu ekip oldu.

Yeniden Bir Araya Gelmek – Baharın İlk Turnesi (2022)

Yeniden temas kurmamızın ardından “Baharın İlk Turnesi”nde Kayseri, Ankara, Uşak, Manisa ve Balıkesir etkinliklerine eşlik ettiğim 8 günlük sürece dâhil oldum. Ulaşılan çocuk sayısı ve etkileşimin gücü inanılmazdı. Ekip bunu bir yaşam tarzı haline getirmiş ve yavaşça verimliliği artırırken etkinin boyutuna alışmış ve normalleştirmiş görünüyordu. Benim için ise müziğin içerdiği değerlere yabancılaşmış ve sorumluluksuz/yüzeysel eğlenceye indirgenmiş bar konserleri ile akademinin etliye sütlüye dokunmaktan korkan kör/sağır retorik debelenmeleri arasında bir vahaya dönüşmüştü!

Benim sadece küçük bir kısmına katılma şansı yakaladığım bu turne aslında altıncı turne ve sonuncu da olmadı. Bu turneler basitçe müzik dinletilerinin bir birleşimi olmanın ötesine geçmiş durumda. Grup ekoloji, özgürlük, çocuk hakları, akran zorbalığı, toplumsal cinsiyet rolleri gibi konuları çocuklarla paylaşmakta disipliner sınırların ötesinde hareket ediyor. Bu konuları verimli biçimde paylaşabilmek adına öğretmenler konser öncesi bu temalara ve şarkılara yönelik ön hazırlık çalışması yapıyorlar. Konserlerde bu temaları işleyen müzikler Orff ve drama gibi kazanımların süzgecinden geçerek seslendiriliyor. Konser sonrası ise öğretmen toplantıları düzenlenerek amaçlar ve bu amaçlara yönelik neler yapılabileceğine dair paylaşımlar yapılıyor. Böylece konser, öncesi ve sonrası ile tamamlanmış bir sürece dönüşüyor.

Dahası, bu turneler Şubadap konserlerine erişme imkânı olmayan çocuklara ulaşmak için gerçekleştiriliyor. Toplum hizmetine dönüşmüş bu gönüllülük faaliyetinin etkisi ve gücü beni de içine aldı. Daha fazla ne yapabileceğimi düşünürken bir etki incelemesi yapmaya karar verdim. Böylece çocukların karalayıp bize hediye ettikleri şeylere bakmaya başladım!

İletişim Modeline Dair Bir Öneri

Etkiyi düzgünce kavramak için Şubadap ile çocukların diyaloğunu bir iletişim modeline oturarak anlamak gerekti. Osgood ve Schramm’ın dairesel yaklaşım modeline Shannon ve Weaver’ın gürültü unsurunu, Lewin’in eşik bekçiliği modelini ekleyerek bir şema oluşturdum. Bu şemayı Şubadap özelinde somutlaştırırken 8 gün içinde karşılaştığım etkileşimleri göz önünde bulundurdum.

İletişim modeli karşılıklı etkileşim üzerine kurulu. Şubadap’ın mesajı olan ön hazırlık ve konserler çocuklara doğrudan ulaşıyor ya da eşik bekçileri olan aile/öğretmen süzgecinden geçerek ulaşıyor. Eşik bekçileri olan kişilerin görevi hangi bilgilerin ne ölçüde ve ne şekilde çocuklara ulaşacağını belirlemek oluyor. Bu sebeple ön hazırlık süreçlerinin iyi kurgulanmış olması (Eğitimciler İçin Şubadap Çocuk Etkinlik Kitabı vb.) ya da etkinlik sonrası öğretmenlerle toplantı yapılması mesajların ulaşmasında geçişkenliği artırıyor. Çocuklar bu aracılar üzerinden ya da doğrudan onlara iletilen bilgileri ve mesajları (iletişim modelinde “kodlar” olarak geçecek) alıyor (kod açıyor), yorumluyor ve bize verecekleri geri dönüşleri (çizdikleri resimler, yazdıkları mektuplar vb.) yeniden kodluyorlar. Yani bize etkinlik değerlendirmelerini iletiyorlar. Biz de onların kodunu açma, yorumlama ve sıradaki üretimlerimizi buna göre gerçekleştirme (kodlama) imkânına sahibiz. Etkinlik değerlendirme metinlerinin incelenmesi bu yüzden önemli, gelecek üretimlerin niteliği aldığımız geri dönüşlere göre pozisyon almamıza bağlı olabilir.

8 Günlük Geri Dönüşlerde Rakamlar ve İçeriğe Dair Birkaç Mühim Detay

Geri dönüşler kabaca resimlerle ve metinlerle yapılabilecek her şeyi içeriyor. Şarkılarla ilgili resimler, resim ve metin birleşiminden oluşan kağıtlar, küçük notlar, mektuplar ve hatta imzalar! İmza konusunda ilginç bir tutum var. Ekip, konser sonlarında imza isteyen çocuklara “imza vermiyoruz, imza alıyoruz” diyor. Bunun iki işlevi var. Birincisi, durumu çocuklara gerekçelendirmek için ifade edilen seçenek oluyor: “Star kültürünün parçası olmak yerine kolektif olmayı önemsiyoruz, o sebeple imza vermeyi reddediyoruz.” İkinci olarak da çocuklardan imza istemek değerler sistemine takla attırıyor. Aynı zamanda çocuklara ifade alanı açılmış oluyor. Böylece çocukların gruba, şarkılara ve konsere dair geri dönüşleri de alınıyor. Bu dönüşler sıkça birbirini tekrar etse de aslında pek çok veriyi taşıyor.

472 parça geri dönüşten 130 tanesi -%27,5- resim. Resimlerden fazla bilgi ve içerik almak güç. Kabaca çocukların hangi şarkılara ilgi duyduklarını açık ediyorlar. Resimlere en çok konu olan 5 şarkı: Elmer: 16 adet (büyük kısmı aynı sınıfa ait benzer çalışmalar), Düş: 12 adet, Çekirdeksiz Domates: 12 adet, Zeytin Ağacı: 8 adet, Yaşam Ağacı: 2 adet.

472 parçada geri dönüşten 342 tanesi ise -%72,5- metin içeriyor ve bize daha fazla bilgi veriyor. Öncelikle resimlerden aldığımız gibi şarkı referansları alınabilir. Metinli içeriklere en çok konu olan 5 şarkı: Fasa Fiso: 53 adet, Çekirdeksiz Domates: 36 adet, Özgürlük: 34 adet, Düş: 15 adet, Gökyüzü Kimin: 14 adet.

Bunların dışında daha yüklü bilgi sağlayan geri dönüşler de var. Bu geri dönüşlerde öne çıkan temel meselelerden ilki müziğe sınırlı erişim olanakları üzerine. “Köyümüzde ilk kez canlı konser yapılıyor.” bir çocuğun kaleme aldığı ve sayısız çocuğun paylaştığı heyecanı ifade ediyor. Zaten bütün turne neredeyse bu heyecanı paylaşmak ile alakalı! Bunun dışında çocuklar grubu ve ardında yatan yapılanmayı sıkça merak ediyor. “Niye geldiniz?”, “Kaç tane şehre gittiniz?”, “Grubunuzu ne zaman kurdunuz?”. Bunlar paylaştıkları deneyimin nasıl mümkün olduğuna dair sorular ve gelecekte gerçekleşecek örneklerin de kapısını aralıyor. Bu sorular sınıf ziyaretlerinde yanıtlanıyor. Son olarak da, içeriğin alındığına ve daha nelerin içerilebileceğine dair dönüşler geliyor. “Bütün her şeyde çok haklısınız, aynı çocukları anlatıyor.”, “Sesimiz oldunuz.” gibi mektuplara ek olarak, şarkıların etkisi altında gerçekleşen, doğa sevgisi içeren ifadeler de sıkça kullanılıyor. Bunlar şarkılardaki mesajların alındığını gösteriyor. “Koronayla ilgili motive edecek bir şarkı yazabilir misiniz?”, “Ten rengimle ilgili dışlanmak istemiyorum. Bununla ilgili bir şarkı yapabilir misiniz?” gibi ifadeler ise daha nelerin yapılabileceğine dair bize yol gösteriyor.

Sonuç Olarak

Şubadap’ı şarkılarıyla tanıyoruz ama aslında şarkılar aracılığıyla çocuklarla, hatta öğretmen ve ebeveynlerle kurulan derinlemesine bir iletişimi ve güçlü bir etkiyi içeriyor.

Bu süreç grup tarafından özenle yapılandırılıyor. Şarkılar üretiliyor (7 albüm, 45 şarkı) ve çeşitli dillere çevriliyor. Video-klip, karaoke, ritmik eşlik, piyano eşliği, ansiklopedi, nota ve akor kitabı, şarkı kitapları (9 kitap + etkinlik kitabı) ile de süreç destekleniyor. Şarkılar dolaşıma sokuluyor. Turneler, turne belgeselleri, öğretmen mesaj listesi, ŞubadAPP gibi araçlar sayesinde dinleyicileriyle buluşuyor.

Hem de tüm bu faaliyet içinden Praksis, Tahteravalli, Deliler Teknesi ve Şubadap Çocuk üretimlerini çıkaran 10 kişilik bir müzik kolektifinin, toplumsal sorunlara ve bunların çözümüne dair filizler bırakma çabasının sadece bir parçası!

Yazı Bursa Muhalif Gazetesi’nden alınmıştır

#copyleft, yani tüm hakları hiç kimsenin, çok ısrar ederseniz "tüm hakları çocukların"